Bundan iki asır önceydi. Ülke sultanlar tarafından yönetiliyordu. Pek tabii, pek tebaaydık.
Mal sultanın, mülk sultanın, biz de sultanındık.
Avrupa, Sanayi Devrimi ile üretirken biz Türkler camide
cemaat, savaşta şehit mertebesiyle onurlanıyorduk. Cenab-ı Hak verirse yiyor,
vermezse de ara ara Celali adıyla isyanlar çıkartıyorduk. Dolayısıyla üretim
olmadığından aç billaç ölüyorduk.
Bir asır önceydi. Öyle bir devrimdi ki bizimkisi,
emperyalizmi tokatlarken, Allah’ın yeryüzündeki gölgesini de tahtından
indirmiştik. Pek tabii sarayın yerini devlet, saltanatın yerini cumhuriyet,
tebaanın yerini millet aldı.
Eee, artık padişahın mülkü yoktu, milletin vatanı vardı.
Vatan toprağı bizimse üretmek şarttı. Elzem ihtiyaçlar belliydi. Pamuk, şeker,
un, kömür, demir ve petrol. Fabrikalar kurduk. Rafineriler inşa ettik.
Memleketin her bir yurttaşı olarak ürettik, çoğalttık, refaha erdik.
Öyle zaman oldu ki her ilde her ilçede her beldede,
ilkbaharda çiçek açan fidanlar misali fabrikalar yükseldi.
Şeker pancarı mesela… Türk köylüsü pancarı ekti, mahsulü
kaldırdı, Türk işçisi fabrikada pancarı işledi, Türk yurttaşı şekeri çayına
katık yaptı. Pancarın küspesi, soframızda daha önce kadından önce yer bulan
öküzümüze yem oldu.
Sonra ne mi oldu?
İkinci Dünya Savaşı, Dünya’nın felaketi… Rusya’nın
Türkiye’den toprak istekleri. Amerikancılık, Amerikan bayrağı, Amerikan süt
tozu, Amerikan balık yağı, Amerikan tomofili. Ve Menderes iktidarı… Yerli
uçağın yerini Boeingler, yerli traktörün yerini Marshall traktörler aldı.
Amerikan yardımıyla kalkınacağını sanan canım ülkem Türkiyem.
Sonra okuduk ki ülkede 80 darbesi olmuş. Tonton dede
cumhurbaşkanı olmuş. Üretimin yerini tüketim, milli ekonominin yerini yabancı
ürünlere rağbet almış. Türk parası can çekişirken dolar ve mark piyasayı
sarmış.
Özal’ın politikalarını gören Alamanyası, Caponyası,
Amarigası durur mu? 70 milyon müşteri var. Gümrük kapıları da ardına kadar
açık. Gelsin Opel arabalar, Sony walkmanler; gitsin alın teriyle kazanılan üç
kuruş dövizler.
Dedelerimizin, anne ve babalarımıza 70’li yılların sonuna
doğru tasarruf etsinler diye aldıkları kumbaralar kırıldı, Alman marka tişört,
Amerikan markalı ayakkabılar oldu.
Bugünkü cumhurbaşkanı, henüz başbakanken ülkeyi CEO gibi
yönetmek istediğini söylemiş, defalarca ülkeyi şirket gibi gördüğünü
belirtmişti. O halde vatan anonim şirketi, cumhurbaşkanı yönetim kurulu
başkanı, memurlar şirket çalışanı ve 85 milyon insan ise tüketici olsa gerek…
Ecem Naz YILDIRIM
11/A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder