28 Mayıs 2025 Çarşamba

12 Mart

 Ulusun En Güzel Türküsü

Tarih boyunca kaç milletin yollarından geçtiği, kaç ulusun sularından içtiği, kaç medeniyetin yerleştiği, kadim toprak, güneşin doğduğu yer: Anadolu… Kaç ulusa devlet olmuş, kaç insana sahip çıkmış, 3 kıtayı yurt eylemiş Osmanlı… 

Nice toprağı vatanı saymış, Anadolu’ya ana demiş, yâre yâr olmuş, zalime karşı durmuş Türk milleti… 

20.yüzyıla 3 büyük savaşla girdik. Trablusgarp, Balkan ve 1.Dünya Savaşı. Önce Afrika’yı sonra Balkanları kaybettik. Yenildikçe geri çekildik, Anadolu’ya hapsedildik hapsedilmesine ama Anadolu’da da istenmiyorduk. Yaralandık, sakatlandık, öldük. Akan suyumuz akmaz oldu. Meyveden dalları düşen ağaçlarımız kurudu. Analar; Mehmetler, Ayşeler doğurmaz oldu. Süt veren kınalı koyunlar sütten kesildi. Gürül gürül akan dereler kan akar oldu. Tilkiler zalime dost, çakallar işgalciye yandaş oldu. 

Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan hemen sonra 13 Kasım 1918’de geçilemeyen Çanakkale geçildi, düşman gemilerinin topları başkent İstanbul’a çevrildi. 

Emperyalist kuvvetler hızla vatanın kutsal topraklarını kirli çizmeleriyle arşınlıyorlardı. 

Evlatlarını nice savaşlarda toprağa vermiş babalar ve kınalı kuzularını nice savaşlarda kurban etmiş analar korkuyorlardı. Neden mi korkuyorlardı? Savaş oyun değildi ve korkmakta haklılardı. Ölüm o tarihte herkese erkenden bulaşıyordu. 

İşgalcilerin gemilerini Dolmabahçe’ye demirledikleri gün sessiz bir fısıltı Anadolu direnişine çığlık oldu. Geldikleri gibi giderler! 

19 Mayıs… 

Havza, Amasya, Erzurum, Sivas… Ve Tanrı’nın Türk milletine en büyük armağanı Mustafa Kemal, milletin öncüleriyle Ankara’da… 

Türk şiirinin iki büyük şairi… Türk İstiklal Savaşı’nı manzumlaştıran Kuvayı- Milliye destanının yazarı Nazım, yakın dostu Vâlâ Nureddin ile kağnı sırtında Kastamonu İnebolu’dan Ankara’ya kutsal isyan için omuz vermeye gidiyordu. 

Mehmet Akif…

İzmir’in işgali sonrası Hasan Tahsin’in işgale karşı başlattığı direnişin, manevi önderi oldu. Kimlik değiştirerek gittiği İzmir’de Yunan işgaline karşı camilerde verdiği vaazlarla milletin direnişine rehber oldu. Milletin kâbesi TBMM’de millete vekil oldu. Korkma diyerek başladığı şehadet yeminiyle istikâlale marş, Mehmetçiğe yoldaş oldu. 

Devlet dediğin nedir? Vatanı olacak, başkenti olacak, uğruna ölünecek bayrağı olacak, milleti kenetleyen marşı olacak. Korkma, diyerek başlar Mehmet Akif şiirine. Bilir ki korkakların vatanı olmaz. Türk milletinin korkmadığını bilir. Sadece bu yüce milleti birleştirecek önder lazımdır. Önder vardır ve Mustafa Kemal’dir. Moral lazımdır. Moral vardır ve müftü Rıfat Efendi’dir, Mehmet Akif’tir. Strateji lazımdır, vardır: Albay İsmet, General Kazım, Ali Fuat, Yakup Şevki ve Fahrettin Paşa’lardır. 

Kütahya-Eskişehir Savaşı sonrası TBMM’deki muhalefetin Ankara’dan başka bir şehre taşınması teklifine karşı elinde Kur’an ile kağnı sırtında ‘’Merkez Ankaradır! Direniş Ankara’da olacaktır!’’ diyerek direniş ruhunu ve moralini Türk milletine aşılamıştır. 

İnsanı ölümsüz kılan bazen tüm insanlığa bazen de kendi milletine bıraktığı eserlerdir. Mehmet Akif, ömrü boyunca kaleme döktüğü eserlerini Safahat adlı büyük manzumesinde toplamıştır. Türk ordusuna ve Türk milletine armağan ettiği en büyük eserine, yani İstikal Marşı’na büyük bir mütevazılıkla Safahat’ta yer vermemiştir. 

Modern tiyatronun kurucusu, İngiliz yazar William Shakespeare ‘’Bir ulusun türkülerini yapanlar, yasalarını yazanlardan daha güçlüdür.’’ demiştir.

Mehmet Akif Ersoy, bu ulusun en güzel türküsünü yazmıştır. Bu millet yaşadıkça İstiklal Marşı, yüreğimizden ve dilimizden asla eksik olmayacaktır. 


Ecem Naz YILDIRIM

Artvin Sosyal Bilimler Lisesi – 10/A 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder