18 Ocak 2013
Bugün çok
mutluyum. Takdir aldım. Sınıf öğretmenim günlük yazmam için bu defteri hediye
etti. Okul müdürümüz yaptığı konuşmada milletimizin tüm milletlerden üstün
olduğunu söyledi. Hepimiz alkışladık.
1 Şubat 2013
Biraz kendimden
bahsedeyim. 11 yaşındayım. 6 kardeşiz. Aslında 4 kardeşiz ama annem 2 ineğimizi
evladı gibi seviyor. İki ablam var. İkisi de Başkent’te yaşıyor. Büyüğü doktor,
ortanca ablam ise öğretmen. Bir de 5 yaşında, okul görmemiş kız kardeşim var. Köyde
patates ve soğan ekiyoruz.
16 Mart 2013
Babam haber
izlerken gözüm takıldı. Başkent yakınlarındaki bir üniversitede olaylar çıkmış.
Polisler öğrencileri tutukluyordu. Babam çok üzüldü. Gizlice gözlerini
siliyordu.
3 Mayıs 2013
Bugün çok
üzgünüm. İneğimizin biri gece çalınmış. Babam az önce küfrederek eve geldi. Bu
sıralar köyde herkesin ineği çalınıyormuş.
30 Mayıs 2013
Yaz tatili
yaklaşıyor. Sanırım Başkent’e, doktor olan ablama yollayacaklar beni. Mutlu
olmam gerekiyor ama hiç mutlu değilim. Neden mi? Öğretmenimiz artık kızların
okula gelmemelerini istedi. Bence bu iş, birkaç gündür sokaklarda dolaşan
tanımadığım sakallı adamların işi.
2 Eylül 2013
Sevgili günlük,
sana uzun zamandır yazamadım. Hiçbir şey artık önceki günler gibi değil. Daha
önce bahsettiğim sakallı adamlar, artık her yerde. Galiba okullar hiç
açılmayacak.
20 Ekim 2013
Babam sabah
kardeşim ve beni bağıra çağıra uyandırdı. Sanırım bir yere gidiyoruz. Bavullar,
çantalar, torbalar, erzaklar… Elimizden tutan annem ve traktörün üstünde bekleyen
babam…
22 Ekim 2013
Arkadaşım
günlük, anlatsam inanmazsın. Babamın traktörüyle, 4 aile ve onca eşya, sınırdan
geçtik. Reyhanlı’ymış burası. Ülkemizdeki olaylardan kaçtık. Komşumuz Türkiye,
kapılarını biz ve bizim gibi onca Suriyeli’ye açtı.
20 Şubat 2014
Kilis’e
yerleştik. Misafirhane denilen çadırdayız. Bizimle El-Baha köyünden gelen bir
aileyle birlikte kalıyoruz. Yemekler güzel. Ama okula gidemiyorum.
1 Temmuz 2014
Bugün öğretmen
olan ablam eniştemle birlikte sınırı geçip yanımıza geldi. Ona sımsıkı
sarıldım. Keşke sarılmasaydım, keşke gelmeseydi. Şam’da hastaneye atılan bir
bomba sonucu doktor olan ablamın öldüğü haberini getirdi.
20 Eylül 2014
Yaklaşık 1 yıl
aradan sonra yeniden okula gittim. Sanırım Türk çocuklar bizi hiç sevmiyor.
Hastaymışız gibi bizden uzak duruyorlar. Öğretmenler iyi kalpli ama
anlattıklarından hiçbir şey anlamıyorum.
3 Ocak 2015
Bugün
misafirhane çadırlarında yangın çıktı. Kardeşimi kaybettik. Annemin her tarafı
yandı. Allahım’a annemi kurtarsın diye etmediğim dua kalmadı. Çadırdan
kurtarabildiğimiz şeyler yalnızca kardeşimin oyuncak kamyonu ile benim okul
çantam oldu.
7 Mart 2015
Duanın bir işe
yaramadığını anladım. Annemi yabancı bir ülkede, yabancı bir toprağa defnettik.
Babamla baş başa kaldık. Sanırım İstanbul’a gideceğiz. Babamın amcaoğlu orada
bir iş tutmuş. Babamı da çağırdı. Bu arada bir soru aklımı çok kurcalıyor.
Ülkemizi karıştıran bu adamlar, Suriye’ye Türkiye üzerinden girmişler, o halde
biz niye Türkiye’deyiz?
8 Nisan 2016
Merhaba günlük.
Artık sana Türkçe yazıyorum. Yeni bir dil öğrendim ama yeni bir insan değilim.
16 Temmuz 2016
Bizim ülke gibi
Türkiye’de bir anda karıştı. Sanırım anlayacak yaşta değilim. Zaten insanların
birbirini neden öldürdüğünü 100 yaşıma gelsem de anlayamam.
20 Ocak 2020
Şansa bak ya! 4
yıldır ayrı olduğum günlüğümü eski okul çantamda buldum. Okul çantamı bulduğuma
daha çok sevindim. Bana annemi hatırlattı. Sımsıkı sarıldım ama annem gibi
kokmuyordu.
22 Ocak 2020
Sana
yazdıklarımı tekrar okudum. Acaba seni yaksam, geçmişe dönebilir miyim? 7
yıldır ülkemi yakıyorlar, insanımı yakıyorlar ama hiçbir şey değişmiyor.
27 Şubat 2020
Saat 23.00.
Uyku tutmuyor. Yazdığım ve yazamadığım ne kadar çok şey yaşamışız. Türk
askerleri doğduğum şehirde şehit edilmiş. Ne garip be günlük! Biz Suriyeliler
Türkiye’deyiz. Türk askeri ise bizim ülkemizde. Barış diye savaş başlatan,
insanlık diye cinayet işleyen bu akla lanet olsun.
28 Şubat 2020
Babam çalıştığı
tekstil atölyesinden koşarak geldi. Hazırlanmamı söyledi. 7 yıldır sürekli
hazırlanıyorum. Türk Devleti sınırı açmış. Yunan tarafına geçecekmişiz. İkimiz
için iki yüz ellişer lira vererek Edirne sınırına gidecek otobüsten yer
ayarlamış.
1 Mart 2020
Sevgili günlük,
Edirne sınırındayız. Kapıda Pazarkule yazıyor. Yunanistan’a geçince Yunan
vatandaşı olup kurtulacakmışız. Burada binlerce insan var. Annemden sonra artık
dua etmiyorum. Umarım şansımız yaver gider.
4 Mart 2020
Günlük,
gözyaşlarımı bağışla. Artık dünyada yapayalnızım. Babam, Meriç Nehri’ni
geçerken boğuldu. Aklıma bu günlüğü aldığım gün geldi. Müdürümüz ne üstün bir
millet olduğumuzu anlatmıştı. Ne çok alkışlamıştık.
Şu an bir Türk
köylüsünün evindeyiz. Bana sahip çıktılar. Yaşıtım Mehmet, beni hiç yalnız
bırakmıyor.
Mesele ne Arap,
ne Türk olmakta. Mesele ne Yunan, ne de Alman olmakta…
Nispeten bu
genç yaşımda anladım ki mesele insan olmak ve insani değerleri yitirmemekte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder